Hamd, alemlerin rabbi olan Allah'a; salat ve selam O (c.c.)'nun resulü
Muhammed (s.a.s.)'e, ailesine ve ashabına olsun! Allah kime hidayet
verirse onu saptıracak yoktur. Kimi de saptırırsa onu doğru yola
iletecek yoktur.
Şehadet ederim ki Allah'tan başka ibadet edilecek ilah yoktur. Ve yine
şehadet ederim ki Muhammed(s.a.s.)', O'nun kulu ve nebisidir.
Ve bundan sonra:
Es-selamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.
Kafkasya Cemaati'nin unsurlarından birinin emiri olan Ebu Abdurrahman,
Çeçenya'dan bir kardeşimizdi. O'nun ahlakı, diğer kardeşlerden oldukça
farklıydı. Bu kardeşimiz, oldukça mütevazi bir karaktere sahipti.
Kendisiyle ilk karşılaştığım zaman, konuşmasında ve davranışlarında
sıradan mücahidlerle aynı şekilde olduğunu gördüm. O'nun bir emir
olduğunu asla tahmin edemezdim. Kardeşler arasında öylesine mütevaziydi
ki ne zaman kardeşlerini ziyaretten gelse, içeriye ilk giren olmada
tereddüt ederdi.
Kardeşlere her zaman tebessüm ederdi. O'na bakarken hep şu ayeti hatırlardım:
"... müminlere karşı mütevazidirler."
(Kur'an, Sure 5. "Maide", ayet 54)
Derin tevazu ve yumuşaklığı, O'nu kardeşler arasında fark ettiriyordu.
Hiç zamanı olmasa dahi asla yardım talebini geri çevirmezdi.
Hatırlıyorum; bir keresinde bir yere gitmem gerekti ve arabamız da o
esnada orada değildi. O, bana döndü ve sordu: "Benimle gelir misin?" Ben
de 2 saatlik bir işim olduğunu söyledim fakat O yine yardım etme
fırsatını kaçırmadı ve şöyle dedi: "Tamam, geri gelir ve seni alırım."
"...ve kafirlere karşı şiddetlidirler..."
(Kur'an, Sure 5. "Maide", ayet 54)
Tüm Allah düşmanlarına karşı çok sertti. Bir keresinde Mücahidler, 2
kafiri esir almışlardı. Onlardan birinin telefonunda, metresinin
Mücahidlere küfrettiği bir SMS vardı. Bunun üzerine Ebu Abdurrahman, hiç
tereddüt etmeden ona vurdu ve elini yaraladı.
Savaş meydanlarında hep en öndeydi. Bir kardeş yaralanmıştı ve hareket
edemiyordu. Ebu Abdurrahman, yoğun makineli tüfek ateşi altında olmasına
rağmen hemen yaralı kardeşin yanına koştu ve onu sırtlayıp güvenli bir
yere kadar taşıdı.
O asla diğer kardeşlerden farklı bir konumda olmadı. Her bir kardeşin
ihtiyacını kendi sorunu gibi görürdü. Onunla karşılaşan herkes, hakkında
iyi şeyler konuşurdu. Kendisinin son operasyonunun olduğu gün boynundan
ve gövdesinden yaralandı. Bu yaralarına rağmen kafirlere doğru yürümeye
devam etti.
Daha sonra güvenli bir yere taşındığında ise 2 saat boyunca sürekli şu ayetleri okudu:
"Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rableri katında
diridirler. Allah'ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç
içinde rızıklanırlar, arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere,
kendilerine korku olmadığını ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjde
etmek isterler.
Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, müminlerin ecrini
zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler. Yara aldıktan sonra
yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına uyanlar (özellikle) bunların
içlerinden iyilik yapanlar ve takva sahibi olanlar için pek büyük bir
mükâfat vardır".
(Kur'an, Sure 2. "Al-i İmran", ayetler 169-172)
Ve Allah, verdiği canı geri aldı.
Diğer kardeşlerle birlikte Ebu Abdurrahman da Rabbiyle buluşmaya gitti.
Bunlar, soy kardeşlerinden ziyade dinde ve mübarek Cihadda kardeştiler.
Bu kirli dünyadaki hiçbir yerde böylesi bir kardeşlik bulamazsınız.
Ey Allah'ım! Ben bu kardeş için şahidim!
Allah senin şehadetini kabul etsin, sevgili kardeşim Ebu Abdurrahman...
Kaynak: Kavkaz Center
Anasayfa »
» Çeçen Emir Ebu Abdurrahman Şehid Oldu
0 yorum:
Yorum Gönder