Ne var ki, Rus kuklası sömürge valileri Ruslardan daha Rusçu, kraldan daha kralcı misyonlarını sürdürmeye devam ediyorlar bölgede. Mücahidler sadece Rus işgalcileri değil, Ruslardan daha vicdansız ve daha vahşi olan işbirlikçi yönetimlerle de mücadele ediyorlar. İşbirlikçi yönetimler, hiçbir savaş hukukunu uygulamıyor, sivil halkın evlerini basıp, işkence ve sindirme politikası izliyorlar.
Şehid Cevher Dudayev'le başlayıp devletleşme eşiğine gelen Çeçenlerin mücadelesi belli bir süre sonra tüm Kafkasya'ya yayıldı. Zaten bölgede sadece Çeçenistan'ı içine alacak bir savaşı yürütmek oldukça zordu. Savaşın tüm Kafkasya bölgesine yayılması kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. Önce Dağıstan, sonra Kabartay ve diğer bölgeler birer birer cihad sahası oldu.
Efsane komutan şehid Şamil Basayev ve şehid Hattab savaşı tüm Kafkasya'ya kısa zamanda yaydılar. Mücahidler açısından hamle alanı genişleyince saklanma, barınma gibi imkanlar arttı. Rus hedeflerini vurmak kolaylaştı. Bu sebepten ötürü bugün Kafkasya'da savaşı sürdürebilecek tam donanımlı mücahidler var. Yarın öbür gün bölge iyice karıştığında tecrübeli mücahidler beklenmedik askeri başarılar kazanabilir, tüm dikkatleri üzerlerine çekebilirler.
Mücahidlerin lideri Dokku Omarov, Kafkasya Emirliği'ni ilan ettiğinden beri hem ulusalcı Çeçenler, hem Amerika'dan medet bekleyenler, hem bölge ülkelerinin çıkarlarına uygun olarak hareket eden Kafkasyalıların saldırılarına uğradı. Bu arada Amerika, Omarov'un başına 5 milyon dolar ödül koydu, Kafkasya Emirliği'ni kara listeye aldı. Normalde Amerika'nın Rusya karşıtı bir hareketi en azından psikolojik olarak desteklemesi gerekiyorken, aksine kara listeye koyup başına ödül koyması aslında Küresel Cihad fikriyatından bütün işgalci devletlerin ne derecede korktuğunu gösteriyor. Küresel Cihad fikriyatına göre kafirle ve tağutla işbirliği yapılmaz, bir kafire karşı başka bir kafir devletin dümen suyundan gidilmez.
Dokku Omarov, Amerika'nın başına ödül koymasını şöyle yorumluyor: "Mübarek Kur'an'ın Bakara Suresi'nin 11 ve 12. ayetlerine bakarsak mücrimlerin kendilerini gerçekten de dünyanın efendileri olarak gördüklerini ve dünyaya kendi düzenlerini vermek istediklerini görürüz.
Ben ABD'nin de bu mücrimlerden olduğuna inanıyorum. Onlar, her hakkı kendilerinde görüyorlar. İstediklerini terörist ilan ediyorlar, istediklerine ödül veriyorlar vs... Böylelikle kendilerini dünyanın tek efendisi olarak sayıyorlar. Fakat ben bu soruda iki ayrı nokta görüyorum.
Birincisi; Amerikalılar ve benzerleri, Kafkasya'daki mücahidler arasında vahdet olacağını, mücahidlerin tek bir komuta altında birleşeceğini ve sadece Allah'ın dininin yücelmesi için cihad edeceklerini anladılar. Bu yüzden Amerikalılar, fitneye düşen mücahidlere mesaj gönderiyorlar.
Diyorlar ki; "Sizin emiriniz Ebu Osman'ı (Dokku) biz terörist ilan ettik. Kafkasya Emirliği de terörist organizasyondur. Eğer siz meşruiyetinizi korumak istiyorsanız, sizi desteklememizi istiyorsanız o halde O'na itaat etmeyin!"
Fakat elhamdülillah, mücahidlere yönelik bu komplo başarısız oldu. Tüm mücahidler Ebu Osman'a biat ettiler ve hepsi de Kafkasya Emirliği'nin sancağı altına girdi. Elhamdülillah, bu numara işe yaramadı.
İkincisi; Kremlin'in mücrimleri, hedeflerine ulaşmak uğrunda sürekli ödün veriyorlar. Sürekli kayıp veriyorlar. Amerikalılar da onların bu zafiyetlerini bilerek kendilerine küçük ödüller bahşediyorlar. Bence Moskova, bunun için ya şuan bir bedel ödüyordur ya da zaten ödemiştir. Ama hangi hedef içindir, onu bilmiyorum ve beni de alakadar etmiyor.
Yani bence Amerika'nın attığı adımların iki sebebi olabilir: Ya Rusya'nın çıkarı için yahut kendi çıkarları için... Fakat bunlar, beni ilgilendirmiyor.
Elhamdülillah, bizler tüm Allah düşmanlarının düşmanlarıyız". (kavkaz.tv)
Dokku Omarov'un "Bizler tüm Allah düşmanlarının düşmanlarıyız" sözü aslında her şeyi ortaya koyuyor. Omarov, pragmatist bir tavırla Rusya'ya karşı Amerika'yı arkasına alabilir, Avrupa ülkelerinden medet umabilir, bölgesel güçlere göz kırpabilirdi. Yahut da tıpkı Ramazan Kadirov'un babası gibi Rusya ile anlaşabilirdi.
Yüzyılımız, emperyalist haydutlardan kurtulma ve İslami nizamın yeniden inşa edileceği bir çağdır. Küresel işgallere karşı küresel cihad eden mücahidlerin stratejileriyle paralel olarak Dokku Omarov tercihini küresel cihaddan yana koymuştur. O yüzden içteki ve dıştaki ulusalcı, liberal, Amerikancı adamlar tarafından aleyhinde her türlü propaganda yapıldı.
Bugünlerde Türkiyeli Müslümanlar olarak Kafkasya mücahidlerini çokça hatırlamalı, onlara her türlü yardımı, özellikle maddi yardımı ulaştırmak için çaba sarfetmeliyiz. Kafkasyalı şehidlerin emanetleri olan hanımları ve çocuklarının ihtiyaçları İstanbul Fatih merkezli İMKAN-DER tarafından karşılanmakta, çeçen dernekleri bolluğu yaşanan ülkemizde Kafkasyalı muhacirlere ve mücahid yakınlarına bu dernekten başka hiç kimse destek vermemektedir. Bu derneğin dışındaki Kafkasya dernekleri genelde kadınlı-erkekli halk oyunları tertip etmekle meşguller. Bir kısmı ise Ramazan Kadirov'a biat etmiş durumda. İçlerinden bazıları ise hala hayali "fahri konsolosluk" görevi sürdürmekte.
Unutmamak gerekir ki Kafkasya'da mücahidlerin başarılı olması, Suriye'deki, Afganistan'daki, Moro'daki, Somali'deki, Yemen'deki ve diğer bölgelerdeki direnişleri etkiler, bu direnişler birbirini besleyen bir halka gibi genişleyerek emperyalistlerin sonunu getirir.
Suriye'de şehid olan Kafkasyalı mücahidler sizce neden kendi ülkelerinde savaş varken Suriye'ye gitmiştir? Onları oraya gitmeye, ülkelerini bırakmaya iten ana sâik nedir? Cevabı son derece basit: Kafkasya'nın kurtuluşu Suriye'nin kurtuluşundan geçer. Suriye'de mücahidler Beşşar'ı devirdiğinde aslında Rusya ve İran da yenilmiş olacak orada.
Öte yandan Kafkasya'da işgalci Rusya yerel cemaatlerin desteğini kırmak için elinden geleni yapıyor. Tekfirde aşırı gidenlerin varlığı da işlerini kolaylaştırıyor. Türkiye'de bir zamanlar her cemaatin yoğun bir şekilde destek verdiği Kafkasya'ya desteğin azalmasının en büyük sebeplerinden biri de direnişle hiç bir alakası olmayan bir takım Kafkasyalıların kimliklerini kullanarak mücahidlerin adına hareket etmeleri... Kafkasya Emirliği, bedavadan geçinen bu adamların da oyunlarını bozdu. Çok zorlu süreçlerden geçildi, çok kayıp verildi ama din ve vatan müdafaası yapabilecek bir kadro artık Kafkasya'nın bütün bölgelerinde var. Bu mücahidler Rusya'nın kalbine kadar girerek operasyon yapma kudretine sahipler.
Türkiyeli Müslümanlar olarak Kafkasyalı kardeşlerimizi yalnız bırakmayalım, dertlerini derdimiz bilelim.
Çünkü;
"Kafkasya tarihi masa başında oluşmuş bir tarih değil, karlı dağlarda mermilerle yazılmış bir tarihtir. Bu dağlarda teslimiyeti kabul edip yatakta ölmek en büyük zillet, elinde silahıyla ayakta direnerek ölmek en büyük izzet kabul edilir. Mezarlarda anaların ağıtları ile dağlarda cihad marşları her an beraber yankılanır semada. Her kıyam ettiğinde soykırım yapılan, sürgüne gönderilen, işkenceden geçirilen bir halk yeniden kıyam etmişse artık onları ne ile korkutabilirsiniz ki? Göğsüne sıkılan mermileri "madalya" gören mücahidlerin Kafkasya kıyam tarihi, gelecek kuşaklara direnmenin estetiğini ve onurunu taşımaktadır aslında. Son mücahid son damla kanını verene ya da son Rus bayrağı da yakılıp Tevhid Sancağı dalgalana kadar mücadele devam edecektir. Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!"
(Miraç Karaaslan, kavkazjihad.com)
Osman AKYILDIZ
Kaynak: Milat Gazetesi
Kafkasya Direnişi
0 yorum:
Yorum Gönder