NOT: Bu röportaj Kavkaz Online blogumuzun katkılarıyla hazırlanmıştır.
Kavkaz Center, Kafkasya Emirliği emiri Şeyh Ali Ebu Muhammed ile bir röportaj gerçekleştirdi. Kafkasya cihadı, savaşçıların akidesi ve Suriye savaşı da dahil birçok konunun konuşulduğu röportaj Rusça olarak yayınlandı.
Kafkasya Emirliği emiri Şeyh Ali Ebu Muhammed ile bir röportaj
gerçekleştirildi. Kafkasya cihadının son durumu, savaşçıların akidesi ve
Suriye savaşı da dahil birçok konunun konuşulduğu röportaj Rusça
olarak yayınlandı.
Çeviri departmanımızdan Ebu Hayrunnisa'nın günlerce üzerinde çalıştığı söyleşinin tam tercümesi hazır:
Kafkasya Emirligi emiri Ali Ebu Muhammed ile "sorulara cevaplar"
Tarih: Recep 1435 Hicri. (2014 Miladi)
Bismillahirrahmanirrahim, Elhamdulillahi rabbil alemin, vassalatu vassalamu ala Muhammedin. Va ala alihi va sahbihi ecmain.
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve barakatuh. Sevgili kardeşlerim,
bugün bir kardeşimiz birçok müslümanı yakından ilgilendiren cihadla
ilgili sorularıyla bize misafir oldu. Biz, Allah'ın yardımıyla bu
soruları yanıtlamaya gayret edeceğiz.
Başla lütfen ahi. (Çevirmen: arapça bir kelime olan 'ahi' türkçede 'erkek kardeş' demektir.)
Soru: Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh. Allah'a şükürler
olsun ki bugün birçok müslüman kardeşimizi endişelendiren fitneyle
alakalı konuları emirimizle doğrudan görüşerek öğrenme imkanımız oldu.
Allah, mücahidlerimizi ve emirlerimizi korusun, sizleri
mükafatlandırsın.
İlk soruya gelince, şuanda Kafkasya'daki mücahidlerin sayısı ne durumda?
Cevap: Öncelikle biz düzenli bir ordu olmadığımız için, belli bir sayım
da söz konusu değil ancak şunu kesinlikle söyleyebilirim ki
mücahidlerin sayısı günden güne artmaktadır. Hatta kafirlerin ummadığı
bölgelerde bile mücahidler mevcut ve o yerlerde ihtiyaç duyulduğu kadar
mücahid var elhamdulillah.
Halihazırda bu gerilla savaşı olan bir cihad, bizler için önemli olan
sayı değil, asıl önemli olan sağlam ve canla başla İslam uğruna mücadele
eden mücahidlerin hep var olmasıdır.
Soru: Bugünlerde kafirler, mücahidlere savaşı zorlaştırmak için her yolu
deniyorlar. Ne derece zorluklarla karşılaşıyor mücahidler?
Cevap: Diyebiliriz ki günden güne giderek zorlaşıyor. Ancak, Allah
subhanehu ve teala, Kur'an'da buyuruyor ki; 'Her zorluğun sonunda bir
kolaylık vardır.' (İnşirah/5)
Şayet bugün biz zor durumdaysak, kafirler de zor durumdadır. Bu konuyla
alakalı olarak Kur'an'da Allah; "Eğer siz acı duyuyorsanız, kafirler de
acı duyuyorlar ve siz Allah'tan, kafirlerin bekleyemeyeceği şeyi
bekleyin." (Nisa/104)
Yani, biz Allah'tan, iki cihanda memnuniyet ve ödüllendirilme
bekliyoruz. Oysa kafirlerin böyle bir beklentisi yok. Çünkü onların
amacı sadece Putin'in kanunlarını geçerli kılmak icin savaşmak. Bizim
savaşımız ise İslam'ı yeryüzüne hakim kılmaktır.
Zorluklara gelince ahi, biz Peygamber (sav)'in hadisinden biliyoruz ki
"Allah kullarını imanlarının seviyesine göre imtihan eder, kimin imanı
kuvvetliyse imtihanı daha çetin olur." Bu sebeple zor imtihanlardan
geçmiş sahabeler bundan memnuniyet bile duymuşlardır ve her zorluktan
sonra mutlaka bir kolaylık gelecektir, biz biliyoruz ki eğer bir yerde
Allah (svt) bizim imkanlarımız kısıtlıyorsa hiç beklemedeğimiz yerlerden
bize kapılar açıyor, buna Allah'ın izniyle her gün şahid oluyoruz.
Soru: Cemaat gruplarının emirleriyle görüşüyor musunuz?
Cevap: Bütün cemaat emirleriyle değil ancak, belli kişi ve emirlerle
görüştüm. Şöyle ki, öncelikle kendi güvenliğimizi sağlamak zorundayız.
Şuan neredeyse tüm dünyayı yönlendirdiğini söyleyebileceğimiz peşinde
bir sürü araba ve korumalarla gezen Obama bile, Afganistan'a ve Irak'a
gelmeden önce bütün güvenlik önlemlerini alıp ancak öyle gelebiliyor.
Mücahidler için gerekli olduğu takdirde, güvenliğimizi sağlayarak diğer
emirlerle bir araya gelerek tabi ki cihad stratejimizi belirleriz
inşaallahu rahman.
Soru: Son zamanlarda birçok müslüman cihad için Suriye'ye gidiyor.
Burada, Kafkasya'da durum; Suriye'ye göre silah teminatı ve diğer bazı
şartlar açısından daha sıkıntılı. Hal böyleyken mücahidlerin buradaki
cihadı bırakıp oraya gitmeleri Suriye'deki cihada katılmaları haklı bir
davranış mı?
Cevap: Şam'da cihad başladığı zaman birçok kardeşimiz bize ne yapmaları
gerektiğini sordu. Burada kendi vatanlarında kalarak cihada devam mı
etmeli yoksa Şam'a giderek oradaki cihada mı katılmalılar diye bir soru
yönelttiler. Başlangıçta onlara kesin bir yanıt veremedik. Çünkü
Peygamber (sav) hadisinde bize Şam'ın üstünlüğünden, Şam'ın
insanlarından bahsediyor ve "eğer fitne tüm dünyaya yayılsa da iman,
Şam'da kalıcıdır" buyuruyor.
Ve kıyametten önce zafer Şam'da kazanılacak, İsa (as) Şam'a inecek ve
diğer hadislerde de Peygamber (sav) doğuda ve batıda ve Yemen'de savaş
olacağını söylüyor. Sahabelerden birisi nereye gitmesi gerektiğini
sorduğundaysa, Peygamber (sav) "Şam'a gitmeniz hayırlıdır" buyurmuştur.
Allah (subhanehu ve teala)'da, Kuran'da buyuruyor ki ''O inananlara
gelince düşmanlarınızdan sizin yakınınızda olanlarla savaşın ki sizin
şiddetinizden emin olsunlar. Allah kendisinden hakkıyla korkanlarla
beraberdir.''
Bu ayette anlatılan bizim yakınımızdaki düşmanla savaşmamız yönünde,
hadislerde ise eğer her yerde cihad olursa bize uygun olan Şam
istikametini seçmektir yönünde işaret ediliyor.
Bu sebeple de bir ikilemdeydik. Haliyle, Ehli sünnet alimlerinin bu konu
hakkındaki açıklamalarını bekledik. Ancak şu ana kadar alimlerden bir
cevap alabilmiş değiliz. Mücahidlerin de bir kısmı burada kalarak
cihada devam etmeyi, diğer bir kısmı da Şam'a gitmeyi tercih etti.
Bizim düşüncemiz şuanda Şam'a gitmeye ihtiyaç olmadığı yönünde. Çünkü
orada yeterli sayıda ve savaşa yön verecek mücahid bulunduğunu
düşünüyoruz.
Sonuç olarak kafirler de mücahidlerin tek bir noktada toplanmasını ve
onları toptan yok etmeyi arzuluyorlar. Hatta belki de dünyanın birçok
yerinden mücahidlerin Şam'a gidiyor olmasına bu sebeple göz yumuyorlar.
Ancak Allah'ın hikmetine bakın ki mücahidler yerkürenin her bir
köşesine yayılmış durumda bu nedenle kafirler mücahidleri öyle kolay
kolay bitiremezler.
Şam'daki cihad buradaki cihaddan daha önemsiz değildir ancak burada
mücahide ihtiyaç varken oraya gitmektense mücahidlerin burada
kalmalarının daha uygun olduğu görüşündeyiz. Daha önceden Şam'a giden
mücahidlerin daha sonradan cihada burada devam edecekleri
düşüncesindeydik. Şuan Rus istihbaratını haklarında bilgi sahibi olması
nedeniyle geri dönüp aramıza katılamazlar.
Şuanda bizim mücahid kardeşlerimize ihtiyacımız var, Allah rızası için
cihad isteyenlerin burada cihada katılmalarını arzu ediyoruz. Bugün
için en doğru seçim budur. Ancak bir yerde hilafet kurulursa o zaman ve
müminlerin emiri olan Halife bizi cihad ve İslamı yaymak için
çağıracak olursa, biz herşeyden evvel emirimize biat ederek hilafet
bölgesine gideceğiz. Ancak şuan en doğrusu burada kalıp mücahidlere
yardım etmemizdir.
Soru: Bir kardeşimizle aramızda şöyle bir konuşma geçti, belki biraz
fantastik bir düşünce olacak ama yine de hayati önem taşıdığını
düşünüyorum. Kardeşin teklifi, Dağıstan ordusunun küçük parçalara
bölünmeden tek bir emir tarafından yönetilmesi, savaşın, eğitimin ve
dağıtımın tek bir koldan olması yönünde.
Şuanda böyle bir şey mümkün mü ve bunda bir hayr var mıdır?
Cevap: Gruplar ayrılmayla alakalı olarak, bu güvenlik için yapıldı ve
ayrıca mücahidlerin ilerlemesi bu şekilde daha kolay olduğundan,
böylelikle faaliyetleri daha iyi sürdürmek ve mücahidlerin her köşede
bulunmasını sağlamak içindi.
Sözünü ettiğiniz konuda evet hayr var insaallah. Bizde zaten tek bir
lider var ve elhamdulillah mücahidler liderlerine itaat ediyorlar. Eğer
düşmana karşı büyük bir operasyon düzenlemeyle ilgili bir gereklilik
söz konusu olursa inşaalah buna yetecek imkan ve olanaklarımız mevcut.
Kafirlere ezici bir darbe vurmak için, şuanda böyle bir taktik üzerinde
çalışmaktayız. Bu bir fantazi değil, bunun üzerinde çalışacağız
inşaallah.
Soru: Bugünlerde ihtiyaç halindeki müslümanlara yardım etmek isteyen
birçok gönüllü görüyoruz. Bazıları bize Afrika'da ve Suriye'de açlık
çeken insanlara yardım etmemiz konusunda baskı yapıyor. Tabiki biz
onlara yardım gönderilmesine ihtiyaç yok demiyoruz, oradaki
kardeşlerimizi muhtaç halde bırakmak istemiyoruz. Ancak şuan ki durumda
öncelikli olarak nereye nasıl yardım etmeliyiz? Savaşan mücahidlere
para yardımı yaparak destek olarak mı, yoksa açlık ve hastalık çeken
kardeşlere ilaç ve erzak yardımı yaparak mı?
Cevap: Bu konuyla ilgili olarak Şeyhulislam İbni Teymiyye (rahimehullahi
aleyhin) sözünü aktarabiliriz. Kendisine bir yanda açlıktan ölen
insanlar, diğer yanda cihad edenler olduğunu ve her ikisinin de yardıma
ihtiyaç duyduğunu, ne yapmak gerektiğini sorduklarında İbni Teymiyye
şöyle dedi; böyle bir durumda elimizdeki imkanları cihad için
harcamalıyız, çünkü cihadın sona ermesi ümmetin sonu demektir, İslam
aleminin sonu demektir. Diğer grup insanlar zaten öyle yada böyle kendi
ecelleriyle ölecekler. Bu sebeple, ilk sırada olan cihadın sürmesi var.
5 kural 'Hifzu zaruriyyetil hams" vardır, bunları sırasına göre uygulamamız gerekmektedir:
Bunlardan birincisi din. Dini koruyabilmek için Allah (svt) bizlere onun
uğruna can vermemize müsade ediyor. İkinci sırada ise hayati sürdürme
ve koruma geliyor.
İlk sırada gelen din olduğu için; Allah'ın kelamını, kelime-i tevhidi,
Allah'ın hükümlerini yeryüzünde hakim kılmak adına tüm bunları cihad
yoluyla yayıyoruz.
Ancak elhamdulillah imkanlar olduğu için bize iki seçenekten sadece birini seçme mecburiyeti kalmıyor.
Birçok müslüman kardeşimiz Afrika'daki müslüman kardeşlerimize yardım
götürüyor, elhamdulillah ordaki fakir muhtaç müslümanlara yardım etme
imkanı doğdu onlar için bu çok hayırlı bir iş, ancak mücahidleri de
unutmamaları gerek.
Ama şöyle bir soruda akla geliyor ahi, neden Afrika'daki bu insanlar bu
hale düştü, neden buralarda bu denli yoksulluk var, neden insan
muamelesi görmüyorlar. İslam hilafeti döneminde bu insanlar güven ve
varlık içinde yaşadılar. Şuan neden bu durumda olduklarını
Peygamberimiz (sav) hadisinde açıklıyor; ''Siz ticarette ne zaman faiz
kullanmaya başlarsınız ve ineğin kuyruğuna yapışır hayvancılık peşine
düşersiniz ve cihadı terkederseniz, Allah (svt) size bir bela indirir
ve bu belayı yeniden dine dönünceye kadar kaldırmaz.''
Demek ki onların cihadı terketmesi, sisteme muhalefet etmeyi
bırakmaları, kendi kanunlarını terketmelerı onların bu hale düşmesine
neden oldu. Allah (svt) Kuran'da buyuruyor; ''İnsanlar kendi hallerini
değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez.'' (Rad Suresi/11)
Orda Afrika'da birçok mücahid var. Nijerya'da ve Somali'de her yerde
olduklarını biliyoruz. Neden bu insanlar o mücahidleri desteklemiyor.
Zaten bir şekilde öleceksen en güzeli Allah için ölmen. Bu yüzden
Afrika'daki kardeşlerimize nasihatimiz silahlarını kuşanmaları, kendi
haklarını aramaları ve Allah'ın hükümlerini hakim kılmak için
savaşmalarıdır.
Hayr ve sadaka işleriyle ilgilenen kardeşlerimiz burada kardeşlerden
altın ve para gibi yardımlar toplayarak Afrika'ya gönderiyorlar.
Subhanallah, kardeşlerim buradaki mücahid eşleri ve çocukları, şehid
eşleri ve çocukları daha çok ihtiyaç içindeler, hiç olmazsa buradakileri
unutmayın. Subhanallah! Milyon kadar para yardımları buradan oraya
gönderirken, burada gözünüzün önündeki müslümanları da unutmayın Allah
rızası için.
Eğer burada zafer kazanırsak sadece komşu illere
ve ülkelere değil, yardımlarımız Afrika'ya kadar ulaşacaktır inşaallah,
daha akıllıca düşünerek yardımın nereye gideceğine daha iyi karar
vermeli kardeşlerimiz! İnanıyoruz ki kardeşlerimiz bu nasihatimizi
doğru anlarlar, ihtiyaç sahibi kişilere yardım edilirken önce en
yakınlarından başlanmalı daha sonra diğerlerine ulaştırmalıdırlar.
Soru: Bu sorum birçok kardeşimizi, özellikle de erkek kardeşlerimiz
oldukça endişelendiriyor. Çünkü konu bayan kardeşlerimizle alakalı.
Kafirler bayan kardeşlerimize zulmediyor. Önceden şehid (inşaAllah) olan
kardeşlerimiz bu konuda oldukça serttiler ve bacılarımıza yapılan en
küçük bir zulümde anında nokta operasyonları düzenliyorlardı. Bugün ise
kafirler bacılarımıza diledikleri gibi zulmediyorlar, onları
tutukluyor, el kaldırıyor, evlerini yakıp yıkıyorlar ve bacılarımız
Allah'tan yardım dilemek dışında kimseye gidip meramlarını
anlatamıyorlar. Kafirlere bir cevap verilecek mi? Bacılarımızı
kafirlerin kirli ellerinden korumak için nasıl bir yol izleyeceğiz, bir
operasyon hazırlığı yapılacak mı?
Cevap: Vallahi ahi, darbe olacak ve bu çok sert bir yanıt olacak Alah'ın izniyle.
Eğer tarihte cahiliyye dönemine bakacak olursak Ebu Cehil, Ebu Leheb ve
diğer öncü kafirler bile kendilerine müslüman kadın ve çocuklarına bu
şekilde davranmayı yakıştırmıyorlardı. Hiç olmazsa bir görgü
anlayışları ve ahlak kuralları vardı. Günümüzdeki tağutlarda ise hiçbir
ahlak kuralı mevcut değil.
Bacılarımızın başına gelenler bizim için çok acı. Bundan önce kafirler,
Kafkasya'da Şamil Basayev zamanında süren cihadlarda da aynısını
yapmışlardı, evleri yakmış yıkmışlardı.
Günümüzdeki düşman daha kalleş ve biz en zor cihadın içindeyiz. Ancak
unutmayın kafirler! Bacılarımızın bu durumda olmasına sebep olan
sistemin kölesi münafıklar ve mürtedler hepinizi tanıyoruz! Biz bu işin
peşinden gideceğiz ve görecekler ki biz bacılarımızı, kardeşlerimizi
unutmadık cevabımız çok sert olacak!
Ancak müslümanın İslam'da belli sınırları vardır. Allah Kuran'da
buyuruyor ki; ''Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın ve
sınırı aşmayın.''
Bundan dolayı biz kafirlerden farklı olarak
kadınları ve çocukları savunmasız insanları öldürmeyiz. Mücahidlerimizi
de her zaman bu konuda çok dikkatli olmaya cağırıyoruz. Operasyon
bölgesinde kadın ve çocukların zarar görme ihtimali varsa bu operasyonu
yapmıyoruz. Neden?.. Çünkü zaten kafirler iftira atmak için, karalamak
için firsat kolluyor. Hatta sırf mücahidlere iftira atmak için, kendi
insanlarına zarar verip müslümanlar yaptı diyorlar.
Kafirlere cevabımız çok sert olacak. Eğer igrenç kötülüklerini
bırakmazlarsa biz de ona göre davranacağız Allah'ın izniyle. Ey
bacılarımız sabredin!..
Soru: Devlet dairelerinde çalışanlarla ilgili olarak; emirin izniyle
mücahidler bu devlet dairelerinde ajan olarak, müslümanlara yardım
amaçlı çalışabilirler mi? Bu caiz midir, değil midir? Ne nasihat
verirsiniz buralarda çalışanlar hakkında?
Cevap: Allah (svt) buyuruyor ki; ''Ehli kitaptan bir güruh şöyle dedi:
'Varın o müminlere indirilenlere günün başlangıcında iman edin, günün
sonunda da inkar edin' belki onlar da dönerler.''
Yani bu metod kafirlerin, özellikle de Yahudilerin metodudur. Onlar
sizdenmiş gibi görünüp aranıza katılır, hatta kızlarını sizlerle
evlendirerek kendi yönlerine çekmeye çalışırlar. Sözünü ettğiniz konu
İslam kurallarına uyan bir uygulama değildir ve bundan hiçbir fayda
yoktur.
Bildiğimiz gibi önceden, bilinçsiz hakikati tam
kavrayamamış mücahidler, müslümanlara bu alanlarda çalışmaları için
yardımcı olmuslardır. Amaçları da bu insanlar düşmanın bilgilerini
toplayıp mücahidlere bildirsinler diyeydi. Bu taktiğin müslümanlara
yararı olmadığı gibi, sadece zararı oldu. Bu insanlar küfür sistemine
hizmet ettiği sürece akidesinin temiz kalması mümkün değil, çünkü gün
boyu kafirlerle oturup kafirlerle muhatab oluyorlar. Bu şuna benziyor;
suya gireceksin ama kuru kalacaksın. Bu sebeple biz, dikkatli ve bu tür
insanlardan uzakta durmalıyız.
Bizim bu insanlarla ortak
hiçbir şeyimiz olamaz. Vela ve Bera'yı (Düşmanlık ve dostluk akidesi)
tümüyle uygulamalıyız, bu nedenle bizim devlet otoritesinde
çalışanlarla hiçbir ilişkimiz olamaz. Basit bir calışan, doktor ya da
öğretmen olsun hiç bir alakamız olmaz. Neden? Çünkü onlar bu sisteme
hizmet ederken, biz bu küfür sistemini yok etmeye çalışıyoruz. Biz
hepimiz sisteme karşı mücadele etmeliyiz. Devlet otoritelerinde önemli
yerlere gelmek, bu sistemde doktor olarak çalışmak bize bir yarar
sağlamaz, sadece zararı olur. İslam da buna izin vermiyor, zaten sağlam
bir imana ve ilme sahip bir müslüman bu alanlarda zaten
çalışmayacaktır.
Ayrıca bu devlet dairelerinde çalışan kişiler
önceden müslümandıysalar, ne zaman ki bu sisteme çalışmaya başladılar
ozaman İslam'dan çıkmış olurlar ve İslam artık onların canı ve malını
korumaz, artık onların malı ve canı helaldir.
Soru: Alkollü içecek satışı yapan dükkanların bombalanması ve bu işi
yapan kişilerin öldürülmesiyle alakalı olarak, yapılması gereken
hangisi? Bu haramları engellemek için en doğru olan bu dükkanları yok
etmek mi yoksa bu içkilerin imalatının yapılmasını önlemek mi?
Cevap: Allah (svt) Kuran'da buyuruyor ki: ''Allah'a ve Peygamberine
savaş açanların ve yeryüzünde kargaşa çıkaranların cezaları ya
öldürülmeleri, ya da asılmaları, yahut ayak ve ellerinin çaprazlama
kesilmesi ya da yaşadıkları yerlerden sürülmeleridir. Onların dünyadaki
perişanlıklarıdır. Ahirette ise onlar için büyük bir azap vardır.''
Alkolü, ahlaksızlığı ve fuhşu yayan insanlar aslında dinsizliği
yayıyorlar. İşte bu insanlarla biz savaşmalıyız. Sorsanız o insanlar
size müslüman olduklarını söylerler, ama aynı zamanda alkolü satar,
fuhşu yayarlar ve bunda sakınca görmezler.
Allah (svt) Kuran'da buyuruyor ki; ''Sana içkiden ve kumardan sorarlar.
De ki; o ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için yarar var. Ancak
günahları yararlarından büyüktür.'
Eğer bu insanlar bu ayet üzerine düşünmüş olsalardı görürlerdi ki, eğer
haram kazançlarından bugün bi kar elde ettiyseler, yarın misliyle onu
kaybederler ve onları bu konuda ne kadar uyardık bu konuda. Biz kan
dökmek istemiyoruz ama bu kötülüğü başka şekilde durduramazsak bize
başka seçenek kalmıyor. İbni Teymiyye'nin dediği gibi ''Eğer kişinin
verdiği zarar hiçbir şekilde önlenemiyorsa, bu kişinin öldürülmesi
gerekir.''
Alkol satılan dükkan ve mekanlara gelince; inşaallah
bu mekanları yakacağız ve yeryüzümüzü bu tür yerlerden temizleyeceğiz.
Alkol tüm kötülüklerin anasıdır. Tüm çirkinlikler alkol ile başlıyor;
fuhuş ve inançsızlık... Biz çok uyardık bu insanları, ancak onlar
düşünmek anlamak istemiyorlar. Bu nedenle istemesekte gerekeni
yapacağız. Allah (svt) hepimizi bağışlasın.
Çevirmen: Şeyh Ali burada söyleşiyi yarıda bırakmak istiyor:
- Cezakallahu hayr (Çevirmen: Allah sana hayırla karşılık versin) ahi, burada bitirelim diye düşünüyorum.
- Ve iyyakum (Çevirmen: Ve sanada), inşaalah gelecek derslerde soruları yanıtlamaya devam ederiz.
Röportajın görüntüleri:
Takva Haber
0 yorum:
Yorum Gönder