Anasayfa » » "Müslümanlara ve Mücahidlere Nasihatler"

"Müslümanlara ve Mücahidlere Nasihatler"

Yazar : Kavkaz Online Tarihi : 2 Ağustos 2013 Cuma | 13:15

Emir Hattab'ın (rahimullah) Hatıraları kitabından:

Bence ben bu konuda sohbetimizin başında konuşmuştum. Savaşın en başından kardeşler görevlerine ve destek tezahürüne karşı sorumlulukla yanaşmalılar. Duygusal zamanda cihada gelip sonrasında geri dönmek olmaz, hem de dalgayı takip etmek: "eğer millet gidiyorsa, ben de gidiyorum" demek olmaz. Biz hedefimizde ve herhangi cihadi destekte samimi olmalıyız, ben eskiden de bu konuda çok konuştum.

Planın hazırlanmasında, stratejisinde ve ya durumun incelenmesinde her şey daha düzenlenmiş oluyor. Ayrıca yardımlaşma işi ve finansman kombine edilmelidir. Allah'ın düşmanlarının, mücahidleri sorunlar ve gereksiz kelimelerin bataklığına çekerek bundan yararlanmamaları için halka açık yerlerde ve pazarlarda görünümünden kaçış çok önemlidir.

Nerde olduğu önemli değil, Afrikada, doğuda ve ya batıda, bizim katıldığımız istenilen savaşta doğruluk olmalıdır. Bizim Mesaj'ımız var, ve eğer biz Allah rızası için çalışıyorsak, o zaman samimi olmalı, ileri gitmeli ve Allah'tan şehadet dilemeliyiz. Ölüm sadece bir kez geliyor ve ruh bedeni bir defa terk ediyor. Bu yüzden kardeşler samimi şekilde şehadeti istemeli, Allah hakkında pozitif olarak düşünmeli ve onlar başka yerlerde olsa dahi Allah'ın onların şehidliğini kabul edeceğine inanmalı.

Uygun hazırlığa gelince, Allah bize bu konuyu Kuran'da bir kaç yerde bildiriyor:

"Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı..." (Tevbe, 46)

"Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın..." (Enfal, 60)

Hedefe giden yolda hazırlık önemli bir rol oynar, ama mücahid cemaati zayıf olduğunda konuşma ve tartışmalar faydasızdır. Tecrübe ve hazırlığı olmayan insanların toplanması mücahidleri zayıflatıyor ve onların hedefe ulaşmasında destek girişimini kötü etkiliyor, hem de bu ihmal tezahürüne ve durumun hafife alınmasına yol açıyor, ve onların arasında hırs ve sömürünün oluşması başlar. Kamuya açıklamak istemediğimiz bir çok problem var.

Çokları zannediyor ki, parayla sevgi ve saygı elde ele ediliyor ama aksine ülkeye gelip rastgele para tahsisi ve dağıtımı yapmak insanlarda açgözlülük hissini oluşturuyor, ya da dine kendini adayanların arkasından onları saf kabul ederek gülünüyor. Biz İslamın parası konusunda daha sorumlu şekilde davranmalı, akıllı olmalı ve cihad bölgelerinde dikkatlice davranmalıyız.

Mücahid kardeşler için bu çok mühimdir. Faydasız konuşmalara gerek yok. Öyleleri vardır ki, geliyorlar ve bir ay sonra evlerine geri dönüyorlar. Kardeşler, Allah'a yemin ederim ki, eğer siz cihada vakit ayırırsanız, sonuç olacaktır.

Eğer siz cihata ve ya cihata hazırlığa bir saat zamanınızdan ayırırsanız, birkaç sonuç elde edeceksiniz, ama eğer siz buna tüm zamanınızı harcarsanız ve bununla yaşarsanız, o zaman bu size her şeyi verir. Dini bilgiler aradığınızda ve buna fazla zaman ayırdığınızda, okuyorsunuz, öğreniyorsunuz, o zaman siz bilim adamı oluyorsunuz ve kendinizden neyise sunuyorsunuz. Ama ilme sadece yarım saat ve ya bir saat ayırdığınızda siz bilim adamı olamazsınız. Aynı şey Allah'ın dinine yardım ve hazırlıkta da geçerlidir. Biz buna kendi zamanımızdan küçük bir kısmını ayırıyoruz ve bununla da istiyoruz ki Ümmete zafer gelsin ve Şeriat kurulsun, böyle şey olmuyor.

Peygamberimiz'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) sahabeleri arap yarımadasından tüm dünyaya, İran'a, Bizans'a ayrıldılar ve yalnızca 200'ü Baki mezarlığında gömülü [Medinede mezarlık]. Onlar bu halkların kadınlarıyla evlendiler ve akraba oldular, onlarla yaşadılar, onları eğittiler ve bu topraklarda öldüler. Onlar Kuzey Kafkasya topraklarına ulaştı ve içlerinden 7 tanesi burada gömülüdür. Ama bizim vatandaşlar diyor ki: "Ben bir haftalığına, iki, en fazla bir aylık gidiyorum, sonra döneceğim." Biz kendimizi Allah'ın dinine hizmet etmeye, cihada ve ya yardıma adamalıyız.

Bazı milletlerin dilini ya da onun hilelerini bilmek çok önemli, Allah Rasulünün (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurduğu gibi:

"Kim bir milletin dilini öğrenirse, onun hilelerinden korunmuş olur" [Bu ifade hadis değildir]7+

 Bu çok mühimdir, Allah biliyor, ben Afganistan'dan döndüğümde bir boşluğa düştüm, kötü düşüncelerim oluştu ve problemlerim olmaya başladı. İnsanlar mücahidleri eleştirmeye ve onlara karşı olumsuz davranmaya başladılar. Bir çok yerde kardeşler moral bozukluğu yaşamaya başladı. İnsanlar karşılaştıklarında alay etmeye başladı ve "Bu mücahidler nerde? Siz ellerinizi ve ayaklarınızı uyuşturucu satıcılarına için kaybettiniz" diyerek mücahidleri taciz ettiler. Bir çok söz söylendi, biliyorum ki her kes böyle konuşmadı ama kardeşlerden bir çoğu böyle konuşmaları yakaladı: "Biz size yardım ettik, ama şimdi Afganlar bir birleriyle savaşıyorlar. Biz uyuşturucu satıcılarına yardım ettik. Bu insanlar sizi aldattı" gibi sert söylemler vardı.

Bu bazı mücahidlerde moral bozukluğuna sebep oldu. Bazı yaşlılar "Afganistan'da kurmak istediğiniz hilafet nerde?" diyerek bizimle alay ediyordu. Bu konuşmalar bu kardeşlerin samimiyetiyle uyumlu değildi. Onlar genç yaşlarında evlerini ve lüks yaşamı terk etmişler. Bu dünyayı bırakıp kendinizi Allah'ın dinine hizmete adayana kadar aklınıza bir çok soru geliyor, bir sürü engelle karşılaşıyorsunuz.

Onlara "Cezekumullahu hayran, eğer bu sefer olmadıysa, olabilsin bir dahaki savaşta olur. İnşah'Allah, Ümmet'in zafer kazanacağı gün gelecek. Ne zaman ve nerde olacağını bilmiyoruz ama muhakkak gelecek" söyleyerek moral vermek yerine, mücahidlere sitem ve hakaret ettiler, kardeşlerin morallerini zayıflattılar.

Yerinde olmak isteyeceğiniz mücahidlerin en iyileri zayıflamaya ve üzülmeye başladılar. Ümmet böylelerini bekliyordu ki tüm dünyada müslümanların lideri olsun. Ama onların çoğu şahıslarına söylenen sözlerden zayıf düştü.

O günlerde insanlar ve olaylar çok karmaşıktı. Biz Allah'ın emrine uymalıyız:

"Ey iman edenler; sabredin, sebat gösterin, düşmana karşı durun ve Allah'tan sakının ki, felah bulasınız" (Ali - İmran, 200)

İnsanlar sabrlı olmalı ve Allah'a güvenmeliler. Allah'a yemin ederim ki, burda biz evimizde olduğundan daha iyi yaşıyor ve besleniyorduk. Elhamdulillah, biz şimdi yerel kadınlarla evliyiz ve insanlar bize saygı gösteriyor, şimdiye kadar yaptıklarımızdan dolayı bize minnettarlar. Bütün bunları Allah rızası ve Allah'ın dinine yardım için yaptık. Biz Ümmet'i derin bir uykudan nasıl uyandırdığımızı hisediyoruz.

Allah'a yemin ederim ki, kardeşler, biz Allah'a güvenmeliyiz. Genç kardeşlerin çok küçük bir kısmı küçük bir miktar silahla Allah'ın düşmanlarına karşı istenilen operasyonu ve ya askeri programı yapmaya, İslam Ümmet'i için bir şeyler yapmaya hazır durumdalar.

Ben kardeşlere diyorum: Allah'a güvenmeye devam edin, O'na umut edin. Allah'a inandığımız gibi, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)'in bize hakkında haber verdiği Hilafetin kesin zaferine de inanın. Böylece kardeşlerin kalpleri bir kaya gibi birleşik olmalı ve cahillerin, taraf olanların ve kötü insanların laflarına ve mücahidlerle alay edenlere dikkat etmemeliler.

Kardeşlerim, Allah'a yemin ederim ki, eğer ben Çeçen topraklarında olmasaydım, burda olan her şeye inanmazdım. Ben derdim ki, burda olanlar Avrupa'nın yağmalanması için Rusya'nın gizli komplosudur. Bazen yüzlerce araç konvoydan oluşan rus askeri araziyi kuşatıyor, ama Allah'ın lütfu sayesinde mücahitlere bu çevrelenmeden kurtuluyordu. Bu halk kendisi Rusya'nın bir parçası olmaktan çıkmaya ve bir daha onlarla yaşamamaya karar verdi, onlar hatta Rusların yüzünü görmekten bile nefret ederdi. Halk Kafkasya'da yaşanan acı bir tarih yüzünden Rusların Çeçenistan ve Kafkasya'ya adım atmasını dahi istemiyordu.

"Kafkasya" enstitüsü ve eğitim kampında kooyduğumuz çabalar yalnızca bir değil, tüm halklar yarar sağladı. Hatta savaştan sonra bile burda evde 30 - 40 misafir oluyordu, bir ve ya iki grup için hazırlanan ziyafet tüm oda boyunca yayılırdı. Her yerden insanlar geliyordu - bir geliyordu, biri gidiyordu, bir diğerinin hazırlanmaya ihtiyacı vardı. Biz yalnızca geceleri dinleniyorduk. Hal böyleyken sizin her biriniz buna hazırlıklı olmalıdır.

Bizimle işi olanların, bizim sonuçtan sorumlu olduğumuza dair boş sözlerini dinlemeyin. Biz her hangi bir işin sonucuna göre Allah tarafından sorgulanmayacağız, sağlanan nedenlerden dolayı sorgulanacağız. Zafer ve yardım Yüce Olan Allah'ın elindedir. Biz yalnız Allah Subhanallahu ve Taalaya'a cevap vereceğiz, neden destek vermedik, ve ya Allah'ın bize merhamet ettiği bir hareketi neden yapmadık diye, geriye kalan ise Allah'ın elindedir.

Bazı insanlar bizi yargılıyor, bizim verdiğimiz ve çıkan sonuçlara göre analiz yapıyorlar. Bu doğru değildir, biz Allah'a inanıyoruz, eğer bu savaşta sonuç çıkmasa, o zaman ikincide, üçüncüde, dördüncüde ve ya beşincide çıkacaktır. Her savaştan biz büyük tecrübe kazanıyoruz ve ben Allah'a dua ediyorum ki, düzenlenen her savaş baresinde ders vermeye ve ya onu kaydetmeye bize zaman versin - neler oldu, nereye gittik, Afgan, Tacik ve Çeçen cihadında kimlerle karşılaştık. Eğer Allah bize hayatımızın beş ve ya on yılını cihatta tayin etmişse, biz dua ediyoruz ki, Allah bize merhamet etsin, boyunlarımızı cehennem ateşinden korusun ve bizi Cennete yaklaştırsın.

Savaş alanında biz universitelerde öğrenemeyeceğimiz bir çok şeyi görüp öğreniyoruz. Bugün Allah bu ümmeti iki milyar insanla onurlandırdı, ve onlar Pakistan'ın, Arabistan Yarımadası'nın, Kafkaslar'ın, Kuzey Afrika'nın yarıdan çoğuna - en zengin topraklara sahiptirler. En stratejik ve önemli topraklar müslümanların bölgelerindedir. Eğer müslüman dünyası hamle yaparsa, dünyanın tüm yolları kapanır. Allah'ın Akide, Kuran ve tüm Peygamberlerin Mühür'ünü bahşettiyi ulus. Bu Ümmet için başka ne gerekiyor? Sahabeler, Allah onlardan razı olsun, tabiinler ve onların takipçileri bu Ümmete onur ve şeref kurmuşlar, ama biz tüm bunları geçici dünya peşinde kaybettik.

Şimdi ümmetin hastalığı nedir? Bugün onun neye ihtiyacı vardır? Onun doktorları, mühendisleri, tüccarları ve işadamları vardır. Biz müslüman gençler, Ümmetin başına gelen her bir şeyden sorumluyuz. Biz bu kirli hayatın çanak antenler, otomobiller, maaş, ev ve kadın gibi sefil bir hayatın peşinden koşuyoruz. Obezite artıyor ve şidmi 5-10 metre karınlara sahibiz!

Allah'la dosdoğru olmaktan, hazırlık yapmaktan ve müslümanlarla yardımlaşmada samimi olmaktan başka çözümümüz yoktur. Ve eğer Allah bizde samimiyet görürse, O biz bu yolda tekrar bize merhamet edecektir.

Kaynak: Ensar El-Mücahid Forum
Hazırlayan: Kavkaz Center

0 yorum:

Yorum Gönder

Destekleyen : Kavkazcenter | Kavkazonline | KavkazJihad
Copyright © 2013. Kavkaz Online - Tüm Haklari Saklidir.