Ankara Balgat'taki ofisinde hunharca katledilen eski Çeçenistan fahri konsolosu Medet Ünlü ile Abdulkadir Polat'ın yaptığı röportajı bir kez daha yayınlıyoruz...
- Medet Ünlü kimdir? Kendinizden bahseder misiniz?
Türkiyeli bir Çeçen’im. Çeçen özgürlük mücâdelesinin içerisinde en başından beri aktif olarak yer almaktayım. Şuan Çeçenistan Cumhuriyeti İçkerya Devleti’nin Türkiye fahri konsolosluğu görevini sürdürüyorum.
(Not: 2007'de İçkerya devleti lağvedilip yerine Kafkas ya Emirliği kuruldu)
- Başka ne tür çalışmalarınız var?
Ekibimle birlikte mücâdelemiz üzerine enformasyon çalışmaları yürütüyorum. Mesela şuan ciddî bir belgesel çalışmamız var. Ayrıca Türkiye’de bulunan muhâcir ailelerimiz hakkında önem arz eden projeler yürütüyoruz.
- Çeçenistan Kafkas ya cihâdının son durumu hakkında bilgi verir misiniz?
Geçmişte olduğu gibi 2012 yılında da cihâd tüm bereketiyle devam ediyor. Bugüne kadar cepheden gelen haberler ya gizlendiği ya da Rus süzgecinden geçirildiği için insanlar net olarak bilgilenemiyordu ama hamdolsun mücâhidlerimiz her gün çeşitli operasyonlarla işgâlcilere ve yerel işbirlikçilere ağır kayıplar verdiriyor.
- Son yıllarda silahlı direniş faâliyetlerinin Çeçenistan’ın dışına taştığını görüyoruz.
Bu direnişin liderliğini Dokko Umarov yapıyor. Şeyh Şâmil’den sonra ikinci kez görülen bu başkaldırı hakkında neler söyleyeceksiniz?
Şüphesiz bu durum âniden oluşmamıştır. 21 yıl boyunca bedel ödenen bir mücâdelenin
ürünüdür. Hüküm Allah’a aittir ve hâkimiyet Allah’ındır. Hükmü Allah’ın elinden alan herkesle mücâdele edilmelidir. Büyüyen Kafkasya mücâdelesi, ilahi kelimetullah'ı hâkim kılma amacının bir örneğidir. Bu durum İslâmî bir idealin getirisidir ve kimseye mâl edilmemelidir.
Bizler dün Abhazya’da, Bosna’da, Afganistan’da, Keşmir’de... neredeyse her yerde kardeşlerimizle
omuz omuzaydık; bugün ise Kafkasya’da yani Dağıstan, İnguşetya ve Kabardey-Balkar’dayız. Bizler kıyamete kadar bu ümmet şuurunu sürdüreceğiz. Hiç kimse şunu unutmasın ki izzetli mücâdelemizin ‘ümmet takıntısı’ vardır.
- Kafkas ya’nın dışında yer alan İdil-Ural bölgesinde özellikle Müslüman halk arasında gözle görülür bir uyanma hâli var. Bu durumun silahlı direnişe dönüşmesi halinde Çeçen direnişçilerin müdâhalesi ya da öncülüğü gelebilir mi?
Yıllardır yürütülen bu mücadele sadece Çeçenlerin ya da herhangi bir grubun mücadelesi değildir. Aksine bu mücâdele tüm ümmetindir ve tecrübe paylaşımı elbette yapılacaktır. Mü’min, mü’minin kardeşidir. Mücâdele başlatan ya da hâli hazırda mücâdele eden kardeşlerimizin yanında yer almak
hem cihâdî bir farz hem de şereftir.
- Son zamanlarda Rusya’da ortaya çıkan muhalefet hareketleri hakkında neler söyleyeceksiniz?
Devrim baharı Rusya’nın yıkılmasıyla son bulacaktır. Tabi bu durum bizim işimize gelmekte ve hâliyle desteklemekteyiz.
- Çeçenistan ve Kafkasya mücâhidlerinin lideri Dokka Umarov bu hareketi takdir edercesine Rus sivillere karşı yapılan saldırıları durdurduğunu ve yasakladığını îlân etti. Buna ne diyeceksiniz?
Evet bu doğru bir hareket, zaten olması gereken de buydu.
- Peki bu bir barış isteği midir yoksa savaş taktiği mi?
Zaman her şeyin ilacıdır. Biraz sabredersek neler olacağını hep beraber göreceğiz. Ancak temennimiz bu durumun Müslümanların lehine dönmesidir.
- Rusya’da herhangi bir ‘devrim’ olması halinde Çeçenistan ya da Kafkasya’dan
yeni bir bağımsızlık ilânı gelebilir mi?
Bizler 6 Eylül 1991 tarihinde Çeçen İçkerya Devleti adı altında bağımsızlığımızı îlân etmiştik ve bir daha îlân etmek gibi bir niyetimiz yok. Meşrû bir devletin kendini yeniden îlân etmesi uygun bir hareket değildir.
Ancak ilk liderimiz Cevher Dudayev’in Birleşik Kafkasya devleti oluşturmak gibi bir ideali vardı. Böyle bir durumun olması halinde 1919-1921 yılları arasında kurulan ve Britanya, Osmanlı imparatorluğu gibi devletlerin tanıdığı Birleflik bir Kafkasya devletinin kurulması mümkündür.
- İstanbul’da işlenen Çeçen cinayetleri hakkında neler söyleyeceksiniz?
İstanbul’da çeşitli aralıklarla düzenlenen suikastlar sonucu 7 kardeşimiz Hakk’ın rahmetine kavuştu. Bu saldırıları Putin ve maşası Kadirov’un yaptığı ayan beyân ortadadır. Görüldüğü gibi Rus barbarlığı Çeçen sınırlarını aşmış, Türkiye’ye ve dünyanın diğer ülkelerine kadar sirâyet etmiştir.
- Kadirov bu saldırılarda kendisinin ya da Putin yönetiminin parmağının olmadığını iddia ediyor. Bu iddialar inandırıcı mı?
Kesinlikle yalan söylüyor. Bunlara inanmak mümkün değil!
- Kadirov, geçtiğimiz aylarda da şâşâlı yılbaşı ve doğum günü kutlamalarıyla gündeme geldi. Tam olarak kim bu Kadirov?
Ramzan Kadirov denilen mahlûk, işgâlci Rusya devleti tarafından görevlendirilmiş bir memurdur. Sabote edilerek bitirilmeye çalışılan Çeçen-Kafkas özgürlük mücâdelesi bu tür kuklaları çok gördü, ancak zerre miktar kadar etkilenmedi, etkilenmeyecektir.
Doğrusu Kadirov bir tiyatro ustasıdır. O hem kadınlarla zina eder hem de namaz kılar. Hem içki içerken tekbir getirir hem Müslüman görünmeye çalışır. Kendisi tam bir kukladır ve asla Müslüman Çeçenistan’ın devlet başkanı değildir, olması tamamen ihtimâl dışıdır. Azılı gangster Kadirov’u insan sınıfında görmek bile ona karşı âdetâ bir lütûftur.
- Kadirov’un Türkiye sözcüsü gibi hareket eden bir şahıs, bâzı İslâmcı aydınlara Çeçen mücâdelesine olan hassasiyetleri sebebiyle yaptıkları çalışmaları gerekçe göstererek dava açtı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
O kişi benim hakkımda bir yazı kaleme aldı, bahsi geçen yazı halen kendi sitesinde duruyor. Bu yazı bile onun Kadirov’un adamı olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. İkidebir Çeçenistan’a gidip TV kanallarında Kadirov’u meşrûlaştırma çabasına giriştiği zaman kendisine bir yazımda aynen şunu söyledim: "Kadirov’u meşrulaştırmak için yaptığın bu çalışmaları bir ücret karşılığında yapıyorsan fiyatını söyle de belki sana bir iş buluruz. Eğer ki bunu sırf Kadirov’u çok sevdiğinden yapıyorsan sana tek sözüm Rabbim seni onunla haşr eylesin.’’
Bu yazımdan sonra parayla tuttuğu birkaç adam beni tehdit etmeye geldi. Ancak gereken cevap verildi. Daha sonra bana dava açacağı tehdidinde bulundu fakat cesaret edemedi.
- Batı Türkistan’da bulunan Türk devletlerindeki dikta rejimlerine destek veren Rusya, halkın silahlı hareketine ise karşı çıkıyor? Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
İslâmiyet bir güneşltir üflemekle sönmez. Onun nurdan ışığı isteseniz de istemesenizde her bir yana yayılır. Şu unutulmamalıdır ki; İslâm son kurtuluş reçetesidir. Bırakın bunu engellemeyi, hiç kimse inkâr dâhi edemez.
- Son olarak sizi ve davanızı bir arada anlatan cümleyi söyler misiniz?
Lâ ilâhe illallâh Muhammedurresûlûllah!
Röportaj: Abdulkadir Polat - Yeni Akit Gazetesi (Şubat 2012)
Anasayfa »
» Medet Ünlü İle Röportaj (Şubat 2012)



0 yorum:
Yorum Gönder