Ne var ki, cinayetleri işleyen bu isimler kimse için sır değildir. Herkes onların Rus devleti ve hükümeti liderleri, Rus güvenlik servisleri ve onların Çeçen kuklalarına çalıştığını gayet iyi bilmektedir. Bu yüzden Türk yetkililerin yüksek sesle onları araması utanç vericidir.
Peki Rus zulmünden kaçan Çeçenlerin Türkiye'de yaşamaktan utanç duymaları mı gerekir? Bu laik ülkede yeterince çok olan gayretli Türk Müslümanlar utanç duymaları mıdırlar? Tabii ki değil! Dahası, onlar kendi yurttaşlarını ve dindaşlarını Moskova'nın eşkıyalığından korumak için kendi önleyici tedbirleri alma hakları vardır.
Katiller ve Kremlin arasındaki bağlantıların Ankara'da ki Rus Büyükelçiliği, İstanbul, Trabzon ve Antalya'daki Rus Konsoloslukları olduğu açıktır. Bu yılan yuvaları Çeçen diasporası ve bir bütün olarak İslam için sürekli bir tehdit kaynağıdır.
Rusya, Çeçen Müslümanlara karşı saldırılar düzenlemek, terörist faaliyetler sergilemek için diplomatlarını ve büyükelçilerini kullanıyor.
Katar'da Zelimhan Yandarbiyev'e karşı düzenlenen terörist saldırının Katar'daki Rus Büyükelçiliği'nin birinci sekreteri tarafından organize edildiğini hatırlayın. Ülkeye patlayıcılar diplomatik bir posta yoluyla getirilmiş ve katiller de Katar'a diplomatlar olarak giriş yapmıştı.
İstanbul'da 3 Çeçen mülteciyi öldüren katiller Türkiye'ye Rus Olimpiyat Komitesi delegasyonu üyeleri olarak girdi. Cinayet silahlarıda ayrıca diplomatik kanallar yoluyla getirildi.
Aynı katiller grubu Medet Ünlü cinayetini organize etti. Aynı eylem örneği, aynı diplomatik kanallarla cinayet silahları getirildi.
Eğer Türk yetkililer Rus ajanlarının diplomatik örtü altında işledikleri üzerinde kontrol oluşturamıyor, Çeçen mültecilerin can güvenliğini sağlayamıyor, cinayetleri soruşturamıyorsa o takdirde Çeçenlerin kendi kendilerini korumasına izin vermeleridir.
Türkiye'de yaşayan Çeçenler kendileri Rus katil çetelerinin saldırılarına karşı savunmak için silah taşıma hakkına sahip olmalıdır.
Mihail Gerasimov - Kavkaz Center
.jpg)
0 yorum:
Yorum Gönder